Monday

Tik – tak, tik-tak… 24 Nisan’a doğru…

Türkiye, neredeyse gelenekselleşmiş olduğu üzere 24 Nisan tarihi öncesinde Amerika’ya gözlerini çeviriyor ve nefesini tutarak bekliyor. Her yıl Amerikan Başkanı’nın, buradaki Ermeni toplumuna vereceği mesajda “soykırım” ifadesini kullanıp kullanmayacağı tartışılıyor. Asıl önemlisi, Başkan’ın konuşma çerçevesini belirleyebilecek ve Türkiye’nin gelecekteki dış politikasını doğrudan etkileyecek olan Amerikan Kongresi’nin, “Ermeni soykırımını resmen tanıma” yasa tasarısını görüşme gündemine alması, Atlantik Okyanusu’nu aşıp “uluslararası stres” yaratıyor. Azerbaycan cephesi, Avrupa’da benzer yasa tasarılarını kendi ulusal meclislerinden geçirmeyi hedefleyen kesimler, tutumlarıyla Amerikan iç politikasında etkili olan Yahudi lobisi temsilcileri, Türkiye ile ilişkilerinde “Ermeni soykırımı” meselesini dikkatle değerlendiren İsrail cephesi, ülke içindeki Amerikan karşıtları vs. günlerce stres altında Kongre’yi izliyor.

Amerikan Kongresi’ndeki süreç, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 24 Nisan 1915 tarihinde “sürgün” edilmelerine karar verilen Ermeniler’in yaşadıklarına “soykırım” tanımlaması yapılmasını hedefleyen yasa tasarısını, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin oylamasıyla başlıyor. Bu yılki oylama 4 Mart Perşembe günü gerçekleşecek ve 46 kişilik Komite’deki vekil profiline bakıldığında uzmanlarca yapılan hesaplamalara göre, 21’e karşı 25 lehte oyla tasarı Temsilciler Meclisi’ne sevk edilecek görünüyor. Bu noktadan sonra Demokrat Parti’den California temsilcisi olan Nancy Pelosi’nin sözcülüğünü üstlendiği Meclis’te yasa tasarısıyla ilgili “gündeme alınma kararı” aşaması gelecek. Washington’da en son Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaretiyle de açıkça konuşulduğu üzere Yahudi cemaatince Türkiye’ye uzun yıllardır verilmekte olan destek askıya alınmış bulunuyor. Bu bakımdan da “Washington Fısıltı Gazetesi”, gerçekçi bir bakış açısıyla tasarıyı en başından desteğini imzalı açıklayan 136 milletvekili olduğu düşünüldüğünde Meclis’teki oylamaya “kayıp” değerlendirmesiyle bakıyor.



Washington’daki geri sayım saati…

Bu arada DC’deki Kanada Büyükelçiliği’nin önündeki duvarı süsleyen ve Vancouver Olimpiyat Oyunları için geri sayım yapan dijital saat, benim açımdan günlerdir “Türkiye açısından 24 Nisan tarihi ne anlama geliyor?” sorusunu çağrıştırıyor. Kanada, Vancouver kentinde gerçekleşen olimpiyat oyunlarını Pazar akşamı ekonomik beklentisi açısından hayal kırıklığıyla ancak ülkelere göre altın madalya sıralamasında üçüncülükle kapatmayı başardı. Ancak Türkiye, Kanada’nın son olimpik macerasında olduğu gibi madden kayıp, manen kazançlı bir süreç yaşamayacak görünüyor. Eğer 4 Mart günü Dış İlişkiler Komitesi’nde yasa tasarısı kabul edilirse ve ardından Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’nda da çoğunluk oyunu alırsa Türkiye, sadece “Amerika ile ilişkilerinde manen gücenme” sürecine girmeyecek. Bunun yanı sıra Amerika’daki ders kitaplarına “Ermeni soykırımı” ifadesi girmesi yükümlülüğü gibi buradaki Türk ve Ermeni diasporaları arasında dostluk kurulmasını gelecek nesiller bakımından yok edecek ciddi yaptırımlar gündeme gelecek. Amerika’da kabul görmesiyle birlikte Fransa gibi ülkelerde de benzeri yasa tasarıları güçlü bir şekilde yeniden görüşülme zeminini yakalayacak. Bu tablo Türkiye açısından önümüzdeki birkaç yıl içerisinde pek çok hukuki dava ile uğraşılmasına da neden olacak. Unutmadan ekleyelim ki Kanada, parlamentosunda benzeri yasa tasarısını geçmişte kabul etmiş ülkelerden birisi.

Diasporalar “sessiz ve kararsız oy” avında

Diasporalar cephesine baktığımızda ise, Ermeniler’in ANKA’sı ve Türkler’in ATAA’sı gibi kuruluşlar, milletvekillerine ulaşarak tasarıya ilişkin oylamayı etkilemeye çalışıyor. Ancak en başta Temsilciler Meclisi Sözcüsü Pelosi, Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Howard Berman, Başkan Yardımcısı Gary Ackerman gibi isimler “imzacılar” arasında olmaları nedeniyle elindeki listesi güçlü taraf Ermeni diasporası görünüyor. Bunun yanı sıra Demokrat Parti’nin önemli ismi ve Temsilciler Meclisi’ndeki Çoğunluk Lideri olan Maryland Temsilcisi Steny Hoyer de, imzacı olduğu için oyu bugünden belli olarak kabul ediliyor. Kongre’deki bu tabloya Başkan Barack Obama’nın kendi Demokrat Parti grubu üzerinde de sağlık reformu, Massachusetts seçim sonuçları gibi Amerikan iç politikasında gündemi belirleyen başlıklar nedeniyle Türkiye lehinde etkili olamayacağı öngörülüyor. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un, tasarıya açıkça karşı açık tavır alması ise Türkiye aleyhine işlemekte olan saati durdurmuyor. Saat tik tak ilerledikçe, 2000 yılında Bill Clinton ve 2007 yılında ise George Bush dönemlerinde olduğu gibi tasarıyı oylanmadan Temsilciler Meclisi gündeminden düşürme umudu sönükleşiyor. Ama serde gazetecilik olması nedeniyle “umut” faktörünü kenara koyarak, Washington’da Türkiye açısından saatin ilerleyişini önümüzdeki günlerde de izleyeceğim.

No comments:

Post a Comment